Monday, October 31, 2005

YAZIK KIŞLIK YAPMAK

Yaklaşık 6 senelik iş hayatımda ilk defa 10 günlük bir tatilim oldu...Bunun sebebi de izinlerim falan değil, iş yerimden ayrılmamdı, tahmin edeceğiniz gibi o 10 gün benim için tam anlamıyla görmemişin izini olmuş ne yapacağını şaşırmış durumu oldu:) Ama işler tahmin ettiğim gibi gitmedi,önce işe göz ameliyatı ile başladım , 1 günde hallederim derken depremdi oydu buydu 2-3 günüm gitti, işe giderken her sabah sürünerek kalkan ben izin günlerimde sabahın 6:30 unda sevgili eşimle birlikte cin gibi uyanır oldum! Aman erkenden sokağa çıkıyım,şunu da yapıyım,bunu da yapıyım derken günler geçti bitti...Son 3 gün öncesine kadar herşey iyiydi taa ki cuma günü oturma odamın dolabı gelinceye kadar!!! Maalesef güzel evimin en büyük eksiği dolaptı ve ben her yaz sonu yatağımın altına kaldırdığım kışlıklarımı çıkartıp yerleştirirken sinir krizleri geçiriyordum ki sevgili eşim oturma odamıza bütün odayı kaplayan cankurtaran bir dolap yaptırarak bu problemi çözdü sağolsun... Çözdü çözmesine de dolabımızı yapan kayınpederimin marangozu Mehmet neredeyse elimde kalıyordu!!! Neden marangozlar,ustalar,mobilyacılar asla verdikleri sözü tutmaz daha doğrusu verdikleri saatte gelmezler anlamış değilim, acaba plansızlık,programsızlık mı dertleri? Neyse, bizim marangoz Mehmet cuma günü saat 12 en geç 1'de sendeyiz 4-5 gibi de işi bitiririz dedi tabi marangoz tecrübesizi ben ona göre plan yaptım, ertesi güne yardımcım Aynur Abla'yı ayarladım, cts günü öğlene kadar yazlık kışlık herşey bitecekti...Gelin görün ki işler böyle olmadı, peki ne oldu dersiniz? Bizim marangoz Mehmet saat 4 gibi teşrif etti!!!Eski dolabı söktü, yeni dolabın parçalarını getirdi evimin içine sıraladı hatta evi inşaat alanına çevirdi ve 1 saat sonra bizim mesai bitti deyip gitti!!!Tabi bu laf benim raydan çıktığım an oldu!!!Açtım ağzımı yumdum gözümü,ama adamlar çekti gitti!!!Fakat o kadar laftan sonra ertesi günü 10'da gelme sözü verdi ve gerçekten saat 10'a çeyrek kala geldiler...Ama benim cts günü de gitti ve saat 5:30 gibi ancak işleri bitti,bizim temizlememiz oldu saat 6:30-7:00. Yani benim cts gündüzüm de gitti...pazar günü de sabahın 9:00unda sevgili annemle bir başladık akşama kadar durmaksızın yazlık kışlık yaptık, gerçi bir yerde iyi oldu çünkü daha önce atmaya kıyamadığım ve senelerdir giymediğim bir sürü giysiyi cinnet anımda ayırdım, iyi bir temizlik yapmış oldum.Dolabım güzel oldu sonunda, hatta boş raflar bile kaldı!!!Pazar akşamı saat dokuzda sevgili anneminde benim de elimizi kaldıracak halimiz yoktu!!! Yatağa yattığımda tabanlarımın altı sızlıyordu...Her yaz sonu kabusum olan yazlık kışlık işini bu sene de atlattık,biraz annemle yorulduk ama deydi doğrusu...Allah hepimize kocaman,bol dolaplı evler versin inşallah da bu eziyetten kurtulalım...Sevgiler.

Saturday, October 29, 2005

VAZGEÇİLMEZ 20M

Sevgili Hatuş'cum beni sobelemiş,çok mutlu oldum çünkü her nekadar ne yazacağımı bilemesem de içimden deli gibi birşeyler yazmak geliyor...işte benim hayatımda vazgeçemediğim rasgele 20m...
1)Benim hayatımda-hepimizin olduğu gibi-öncelik ailem yani sevgili eşim,sevgili annem ve sevgili babam...
2)Arkadaşlarım...Vazgeçilmezim, değişilmezim arkadaşlarım...kız arkadaşlarla yapılan sohbet,çıkılan alışveriş, iş yerindeki canlarım kotorok arkadaşlarımla yaptığımız muhabbetler,kahvaltılar,dedikodular-maalesef artık işyerinde onlara katılamayacağım ama olsun arkadaşlık biryerle sınırlı değildir biz herzaman istediğimiz gibi görüşüp aynı kotoroklukları yaparız-. Kız arkadaşlarımla vakit geçirmekten duyduğum keyif bambaşka...
3)Alışveriş...Tek başıma veya kalabalık hiç önemli değil...Alsancak'a gitmek ve şööle bir mağazaları dolaşmak ne var ne yok bakmak veya akşam üzerleri EGS'ye gitmek,dolaşmak,D&R'a uğramak orada vakit geçirmek, kitapları incelemek,cdleri incelemek ve mutlaka yeni çıkan ve en çok okunanlardan almak...
4)Karşıyaka çarşısı...Karşıyakalı olarak asla vazgeçilmezimdir. Bir üst maddeden ayrı koyuyorum çünkü bence çarşı farklıdır...Çarşıda yürümek, Küçükavcı'dan kahve almak,Saray fırınından ekmek almak bunlar farklı bir keyif ,Karşıyakalı olanlar beni daha iyi anlar...
5)Küçükavcı'dan alınan mis kokulu kahve...akşam yemekten sonra sade bir kahve yapıp sevgili eşim istemese bile(uykusunu kaçırdığı için her akşam bana eşlik edemiyor!) kokoş kokoş keyifli keyifli içmek...
6)Yazın, havuz başında veya plajda hiç fark etmez bir elimde buzlu limonlu diet kola,bir elimde kitapla malak gibi saatlerce futursuzca güneşte yatmak.Bence yazın anlamı budur zaten...
7)Seyahat etmek...Param varsa yurtdışına gitmek,yoksa yurtiçinde uygun birşey bulup gitmek..ama her seferinde farklı bir yere gitmek farklı bir yer görmek...Bu konuda maalesef sevgili eşimle bazen ters düşüyoruz çünkü o daha evcimen bense yemiyim içmiyim ama geziyim diye bakarım...napalım bir orta yolunu buluyoruz işte....
8)Evde yayılmak,hiçbirşey yapmadan boş boş pijamalarımla oturup,romantik bir dvd alıp izlemek veya kitap okumak..kısacası evde tek başıma kafama göre aylaklık etmek...
9)Yemek yapmak...Şahsen ev işlerinde çok başarılı olduğumu söyleyemem fakaaaat bir yer var kiii bence pek de fena değilim...tabikii mutfak!!!Yemek yapmaya gerçekten çok düşkünüm, bütün gün yeni tarifler bulayım ve yapıyım ve herkes beğenerek yesin...fakat maalesef sevgili kocam değişik tatlar denemekten çok hoşlanmıyor dolayısıyla kendim yapıyorum kendim yiyorum...arkadaşlarımız gelince elimden geldiğince değişik şeyler yeni tarifler pişirmeye çalışıyorum bundan da sonsuz keyif alıyorum...
10)Sinemaya gitmek...Sevgili eşimle elimizden geldiğince sezon filmlerine gitmeye çalışıyoruz, gerçi son zamanlarda filmler sinemaya gelmeden dvd'si gelmiş oluyor bizim dvd'ciye ama sinemanın yerini tutmuyor bence...Güzel bir film + sıcak popcorn + sensun gazoz , bu keyif evde olmuyor.
11)Saatlerce telefonla konuşmak...Evlenene kadar sevgili babamın en büyük derdiydi bu, çünkü okuldan eve gelip saatlerce arkadaşlarımla telefonla konuşurdum, faturalar gelince de kaçacak delik arardım çünkü her ay babamdan aynı lafları duyardım, evlendikten sonra eşimin çok hoşuna gitmiyor bu defa da onunla geçirmemi istediği zamanı telefonda geçiriyorum diye laf yiyorum ama napıyım o da bilgisayarından kopamıyor!!!Ben bunu çok seviyorum,belki tek çocuk olmanın verdiği birşey bilmiyorum ama saatlerce arkadaşlarımla telefonda laflayabilirim...
12)Kahve falı...Türk kahvesi içtikten sonra ki bunu günde 3-4 defa yapıyorum, mutlaka o fincan kapanır,kimse yoksa kendi kendime fal bakılır!!!Ama zamanında ettiğim bir yeminden dolayı parayla asla baktırılmaz...sağolsun etrafımdaki sevgili falcı ruhlu dostlarım,bir kahveye falın alasını bakıyorlar:)
13)Arkadaşlarla yenilen keyifli ,uzun süren yemekler, gecenin sonunda erkeklerin pokere oturması biz kızların elimizde şaraplarımız veya kahvelerimizle sabaha kadar lak lak yapmamız...gene işin ucu kız kıza muhabette geliyor ama napiyim en sevdiğim şey bu...
14)Annemle geçirdiğimiz zamanlar...Hafta sonları annemle teyzeme yaptığımız turlar...Teyzem ve kuzenimle yapılan kahve-yemek muhabbetleri...
15)Son çıkan kitapları okumak ve okuyan arkaşlarımla oturup saatlerce kritiğini yapmak...
16)Yeni keşfettiğim blog olayı vazgeçilmezlerimden oldu bile...mutlaka girip bakmak, arkadaşlarımın bloglarını okumak,kendiminkini güncellemek...meğer yazı yazmayı ne çok seviyormuşum da haberim yokmuş...
17)Aile toplantıları yapmak...dayımlar,teyzemler,kuzenlerim, annem,babamla hep beraber yenen akşam yemekleri...bu da tek çocuk olmamdan kaynaklanıyor sanırım, kalabalık oturulan sofralar vazgeçilmezim...Umarım ileride kendimin de çok kalabalık bir ailesi olur...2 veya 3 çocuğumuz eşim ve ben...her akşam böyle kalabalık sofralarımız olur inşallah...
18)Çıtır İzmir gevreği tabii ki...Günün hangi saati olduğu hiç önemli değil yeter ki gevreğimiz çıtır olsun yanında tulum veya beyaz peyniri olsun biraz zeytinle domates de olursa dokunmayın keyfime....Ahhh ahhh eski işyerimde sabahları sevgili arkadaşlarımla yapardık bunu, çok özleyeceğim çok!!!
19)Yemek yemek...Yapmak kadar yemek da benim vazgeçilmezlerimden...Değişik tatları denemek sonucu ne olursa olsun mutlaka tatmak...Sevgili eşim bu huyumdan çok hoşlanmasa da ben bundan vazgeçemiyorum...Hele yabancı bir ülkedeysem mutlaka farklı tatlar ararım, ilk defa gittiğimiz bir restauranta gittiysek mutlaka menüdeki en farklı yemeği denemek isterim...Ben gurme falan olmalıymışım yaw!!!
20)Kışın sevgili eşimle evimizde televizyon karşısında polar batanniyelerimizin altında,pijamalarımızla pazar keyfi yapmak,güzel bir dvd izlemek, aromalı kahvelerimizi içmek...Ve her pazar vazgeçilmez keyfim yaz kış hiç farketmez yeter ki pazar olsun keyifli bir kahvaltı olsun arkasından saatlerce oturup gazete okuyayım,bütün yazarları,ekleri ile Hürriyet,Sabah,Milliyet...
Eveet arkadaşlar benden bu kadar umarım vazgeçemediğim 20 şeyi bayılmadan okursunuz...Başta zorlandım ama sonrasında çorap söküğü gibi geldi...Herkese her zaman sağlıklı ve vazgeçemeyecekleri ile daima beraber güzel yaşamlar dilerim...
Sevgiler.

Monday, October 24, 2005

GÖZ AMELİYATI OLDUĞUM GECE 5,9 SALLANDIK!!

Hepimize geçmiş olsun demek istiyorum öncelikle,çünkü bence tam anlamıyla kabus gibi bir hafta geçirdik!!!Ne zamandır blogumu güncelleyememiştim,çünkü son günlerde oldukça koşuşturma içindeydim...İşimden ayrıldım,yeni bir şirketle anlaştım aynı zamanda bir de gözümden ameliyat oldum...Sözüm ona gözlerim "kartal göz" oldu ama ben şu yazıları bile çok net okuyamıyorum henüz,hatta eksik harf vs. kullanırsam kusura bakmayın...Teknoloji o kadar elimiz ayağımız olmuş ki 3 günün sonunda dayanamadım oturdum bilgisayarın başına...Neyse geçtiğimiz hafta pazartesi günü saat 15:00'de gözümden ameliyat olacaktım fakat sabah sallanınca korktum ve vazgeçtim, zaten doktor da 3.depremden sonra tüm ameliyatlarını iptal etmiş...ama gerçekten insanın korktuğu başına geliyor, bu ameliyata karar verdiğimden beri hep şakayla karışık ya o anda deprem olursa gibi endişelerimi söylerdim ve sevgili annem her seferinde "ne düşünürsen o olur biraz rahat ol, sen böyle evhamlı değildin kime benzedin" diye söylenip durmuştu bana...tabi o sabah deprem olunca bizim ameliyat perşembe gününe ertelendi.Aslında çok şükür ki öyle mattah bir şey değildi sadece 10dk sürecek Lasic adında beni lens ve gözlükten kurtaracak bir ameliyattı ama neredeyse bunlardan kurtulayım derken gözlerimden olacaktım!!!
Perşembe günü sevgili annemle ameliyat için doktora gittik bu arada o gün o kadar telaşlıydım ki aynı zamanda da işimdeki son günümdü ve inanılmaz bir koşuşturmam vardı ve pişkin ben saat 15:00 deki ameliyata 15:45'de gittim çünkü saat üçe doğru ancak işyerimden çıkabildim ...neyse gider gitmez bana bir diazem verdiler çünkü acaip telaşlıydım, ne de olsa 2 gün öncesinde sağlam bir deprem yaşamıştık ve bu sinirlerimi iyice germişti bu arada sevgili eşim ve sevgili babam bana 2 gün boyunca niye ameliyat oluyormuşum ne gerek varmış şu deprem olayları geçsinmiş diye diye içimi eritmişlerdi ama ben bir karar verdim gözümü kararttım ya cesur askeri oynuyorum, ama tabi hemşire beni görür görmez diazemi bastı...yarım saat sonra ben pamuk helva olmuştum bile, gayet başarılı bir operasyonla gözlerimi hallettik...Tek yapmam gereken o gece sabaha kadar deliksiz uyumaktı bunun için bir diazem daha verdiler bana ve akşam 20.30 da ben sızmıştım...Ta ki 00:40'a kadar!!!Tam anlamıyla bir kabustu,gözlerimi açamıyorum ve ev üzerime yıkılıyor...Eşimle hemen giyinip evimizi terk ettik ve arabamıza binip dolaştık, tabi ben gene gözleri kapalıyım hep...O kadar kötü bir duyguydu ki...zaten deprem başlı başına korkunç bir de gözlerime birşey olursa korkusu beni gerçekten bir gecede yaşlandırdı!!! Saat 2ye kadar dışarıda durduk ama sonra tıpış tıpış evimize gelip uyuduk...Ama herhalde o geceyi asla unutamayacağım ve laf aramızda sevgili eşimi ve sevgili babamı bundan sonra daha bir dinleyeceğim bu kadar cesurluk yapmayacağım....Allah bir daha böyle kötü günler yaşatmaz umarım...Herkese depremsiz ,mutlu, huzurlu, sağlıklı günler dilerim.
Sevgiler.

Tuesday, October 11, 2005

SÜT ALIRKEN DİKKAT!

Merhabalar,
Geçen Pazar yaşadığımız bir olayı sizlerle de paylaşmak istedim.
Pazar sabahı sevgili eşim Tansaş'a alışverişe gitmişti,getirdiği poşetleri boşaltıyordum sütleri yerleştirmeye sıra geldiğinde bir de baktım ki Pınar Light Süt kutularından birinin altı ıslak ve yavaş yavaş ıslanmaya devam ediyor,bir de baktım ki süt altından akıyor...Çok şaşırdım çünkü bu kutuların hepsi TetraPak tarafından yapılıyor ve bu firma Pınar dışında birçok markayla çalışan bildiğim kadarıyla çok iyi bir marka.Ben genede eşim poşetleri arabaya koyarken veya eve taşırken patlatmıştır diye düşündüm ki ağır bir darbe almadan o kutulara birşey olmaması lazım ve eşim ağır bir darbe alacak bir şey yapmadığını söyledi.Bende bu sütle sakızlı muhallebi yapıyım diye düşündüm çünkü yepyeni süt ve dışarıda bir yığın aç insan gezerken atmaya kıyamadım.Sütü tam kaynatırken bir de gördüm ki süt peltek peltek oldu, annemi aradım ve bana ilk söylediği kullandığım sütün bozulmuş olabileceğiydi...Gerçekten de süt bozuktu ve ben eğer bu sütü kaynatmasam bozuk olduğunu fark etmeyecektim çünkü tencereye döktüğümde anormal görünen birşey yoktu ve eğer ben veya eşim soğuk olarak içmeye kalksaydık zehirlenebilirdik...Bu konuda Pınar'a mail attım ama henüz bir cevap yok!
Çocuğu olan veya hamile olan arkadaşlar bence bu konuda dikkatli olmalılar çünkü açıkçası bugüne kadar süt alırken akıtıyor mu diye bakmak hiç aklıma gelmezdi çünkü böyle birşey olmazdı diye düşünürdüm ama demek ki olabilirmiş hem de Pınar gibi büyük bir markada...Bu tecrübemi sizlerle de paylaşmak istedim.Aman dikkat arkadaşlar...Herkese sağlıklı günler dilerim.
Sevgiler,
Ben'ce